Zekatınverilebileceği sınıflar Kur’an-ı Kerim’de, Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilmiştir. Ayet-i kerimeye göre zekat verilebilecek sınıflar: 1.Fakir müslümanlar. 2.Miskinler. 3.Borçlular. 4.Mücahidler (Allah yolunda savaşanlar) 5.Yolcular. 6.Zekat Bakarasuresinin 15 ayetine; tüm meal ve tefsir kitaplarının yazarları, Bakara 2;276 ayet, insanların yararına olan bakış açısıyla (الصَّدَقَاتِ sadakati), onu ALLAH ın hakkı “يَمْحَقُ اللّهُ (yemhakullah)” olarak tanımlar. Bakara 255. اللّهُ لاَ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ Bakarasuresi, 187. Ayet: "Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. İnsanlarınsevinç- lar” (Âl-i İmrân suresi, 134. ayet) olanlar için bir hak vardır.” lerini ve zor günlerini ken- B) “Onların (zenginlerin) mallarında, muhtaç ve Bu metinde verilmek istenen asıl mesaj aşağı- disinin yanında olduğunu yoksullar için Bakara 2/88) Bu eleştirilerinin yanı sıra Kur’an’ın ayetleriyle alay etmiş ve onun yanlış anlaşılması için ayetleri bağlamından kopararak ayetleri tahrif etmişlerdir. Ebû Cehil ticarî seyahatleri esnasında bir yabancıdan zakkumun; onların dilinde hurma ve kaymak olduğunu öğrenmiş. QsUHe3D. ❬ Önceki Sonraki ❭ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْحَىُّ ٱلْقَيُّومُ ۚ لَا تَأْخُذُهُۥ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ ۚ لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۗ مَن ذَا ٱلَّذِى يَشْفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذْنِهِۦ ۚ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَىْءٍ مِّنْ عِلْمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَ ۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ ۖ وَلَا يَـُٔودُهُۥ حِفْظُهُمَا ۚ وَهُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْعَظِيمُ Ömer Nasuhi Bilmen Allah Teâlâ ki, O´ndan başka bir mabut yoktur. Hayy-ü Kayyûm olan O´dur. O´nu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa, hep O´nundur. O´nun izni olmaksızın O´nun yanında şefaat edecek olan kimdir? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O´nun mahlukatı, O´nun dilediğinden başka O´nun malumatından bir şeyi ihata edemezler. O´nun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı O´na ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak O´dur. ﴾255﴿ Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür. İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’lkürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır. Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye imana götüren işaret ve delil rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde enfüs ve âfâk”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir. Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir. 2-BAKARA 281. Ayet وَاتَّقُواْ يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ Vettekû yevmen turceûne fîhî ilâllâhi summe tuveffâ kullu nefsin mâ kesebet ve hum lâ yuzlemûnyuzlemûne. Bayraktar Bayraklı Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkesin kazancının eksiksiz geri verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı günden sakınınız. Edip Yüksel ALLAH’a döndürüleceğiniz günden sakının. Herkese kazandığının karşılığı haksızlık edilmeden ödenecek. Erhan Aktaş Allah’a döndürüleceğiniz gün için takvalı olun. O gün, hiç kimseye haksızlık yapılmaksızın, yaptıklarının karşılığı tam olarak verilecektir. Muhammed Esed Allah'a döneceğiniz, sonra herkesin kazancının kendisine eksiksiz geri verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı günü aklınızdan çıkarmayın. Mustafa İslamoğlu Öyle bir günün bilincinde olun ki, o günde Allah'a döndürüleceksiniz. Ardından herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenecek ve kesinlikle haksızlık edilmeyecek. Süleyman Ateş Şu günden sakının ki, o gün Allah'a döndürüleceksiniz, sonra herkese kazandığı tastamam verilecek ve onlara haksızlık edilmeyecektir. Süleymaniye Vakfı Allah’ın huzuruna çıkarılacağınız o günden çekinip korunun. Sonra herkese kazandığı tam olarak verilecek ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır. Yaşar Nuri Öztürk Korkun o günden ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra her benliğe kazanmış olduğu tam bir biçimde verilecektir. Onlar hiç bir zulme uğratılmayacaklardır. Ayetin Tefsiri MEAL 281. Öyle bir günün bilincinde olun ki, o günde Allah'a döndürüleceksiniz. Ardından herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenecek ve kesinlikle haksızlık 281. Hesap vermek üzere Allah'ın huzuruna çıkarılacağınız o müthiş günde rezil-rüsva olmamak için şimdiden tedbirinizi alın. Çünkü o gün herkese dünyada yaptıklarının karşılığı tastamam verilecek ve hiç kimsenin hakkı yenilmeyecektir. 281. "Ey iman edenler! Allah’a döndürüleceğiniz, sonra da herkese kazancının tamamının verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğramayacağı o günden korkunuz." 281. Hesaba çekilmek üzere Allah’ın huzuruna çıkarılacağınız günü unutmayınız ve o güne hazır olmak için dünya hayatında ilâhî emirlere uygun yaşayınız. Çünkü o gün herkes yaptığının karşılığını alacak, hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır. H,E;M,C TEFSİR Bir günden sakının ki, onda Allah’a döndürüleceksiniz, sonra kimseye zulmedilmeden herkese hak ettiği tam olarak verilecektir. Bir günden sakının ki, onda Allah’a döndürüleceksiniz, sonra kimseye zulmedilmeden herkese hak ettiği tam olarak verilecektir. DİYANET T. Allah'a dönülüp herkesin kazancının eksiksiz verileceği gün, mümin kalpte etkisi ve mümin vicdanında sürekli korku salan bu manzara zor bir gündür. Bu günde yüce Allah'ın önünde durmak, insanın varlığını sarsacak bir duygudur. Bu uyarı muamele atmosferine; alış-veriş... kazanç ve muhalefet havasına uygun düşmektedir. Çünkü bu, geçmişte olan herşeyin bütünüyle tasfiye edileceği ve geçmişte bulunanlar arasındaki şeyler hakkında son hükmün verileceği gündür. Mümin kalbin bu günden korkup sakınması en iyisidir. Kuşkusuz takva, vicdanın derinliğinde gizlenen bir bekçidir. İslâm onu oraya yerleştirmektedir. Öyle ki kalp artık ondan kurtulamaz, çünkü O, bu derinliklerde yeretmiştir. Bu son derece güçlü, yeryüzünün pratiğinde temsil edilen, cömert, yumuşak, Allah'ın beşeriyete rahmeti, insana ikramı, ancak beşeriyetin ondan kaçtığı, Allah'ın ve insanların düşmanı olanların engelledikleri düzen olan İslâm'dır. Rabbimiz insanları Allah’a Allah’ın istediği biçimde imana ve bu imanın gereği olarak salih amellere, namaza, zekâta dâvet etti, sonra Allah için karşılıksız borç vermeye ve borcunu ödeyemeyecek durumda olanlara mühlet vermeye ya da alacağını tasadduk etmeye çağırdı. Daha sonra bu âyet-i kerîmesinde de yapılanların zerre kadar da olsa zayi olmayacağı, karşılığının mutlaka ödeneceği bir günü hatırlatıyor. Öyle bir günden korkun ve o gün için hazırlıkta bulunun ki o gün kim ne yapmışsa mutlaka karşılığını görecektir. O gün kimsenin kimseye bir faydası olmayacaktır. Kimse kimseyi kurtaramayacak, kimse kimseye bir şey sağlayamayacak. O gün kişinin imdadına yetişecek bir tek sermaye vardır. O da iman ve bu imana dayalı olarak Allah adına yapılmış salih amellerdir. İşte Allah onları size açık açık anlatıyor. Haydi o gün gelmeden önce bu amellere koşun. Çünkü o gün hiçbir pişmanlık fayda vermeyecektir deniyor. Abdullah bin Abbas’a göre bu âyet kitabımızın en son inen âyetidir. Bu âyetten sonra Allah’ın Rasûlü bir rivâyete göre yedi gün ya da sadece üç saat yaşadığı söylenmiştir. Bundan sonra Rabbimiz borçlanmalarla alâkalı konuları anlatmaya başlayacak. Burada fâizi haram kılan âyetlerden sonra bu konunun gündeme getirilişinden anlıyoruz ki fâizi haram kılan Rabbimizin onun alternatifi olarak da nelerin sunulduğunu anlıyoruz. Bunlar 1- Zekât ve sadaka, 2- Karz-ı hasen, 3- Selem alışverişi ve taksitle ödemeli alışveriş, 4- Ve mudârabe ortaklığı. Önce infakı ve sadakayı emreden âyetler gelmiş, daha sonra fâizin yasaklığını anlatan âyetler gelmiş, arkasından borcunu ödemekte zorluk çeken kimselere mühlet verilmesini istemiş böylece karz-ı hasene dikkat çekilmiş. Daha sonra da bu âyet-i kerîmede borçlanma konusu yâni selem alışverişinin, yâni taksitle ödemeli alışveriş kapısı açılmıştır. Bakın Rabbimiz şöyle buyuruyorBir sonraki ayet “Vet-tekû yevmen tûrce'ûne fîhi ilAllâh” ve Kur’an burada sözü faiz konusunu da bitirdikten sonra sözü her zaman yaptığı gibi ebedi istikbale getiriyor. Bütün bunları niçin yapacaksın, bütün bunları niçin yapmalısın ey insan diyor adeta. Ve gözünüzün önüne ebedi geleceğinize ilişkin bir pencere açıyor ve size istikbalinizi seyrettiriyor. Yani sizi ölümden sonrasını düşünmeye davet ediyor. Sizi geçici hayatın parametrelerine sıkışıp kalmaktan kurtulmaya çağırıyor. Sizi içgüdülerinizin, ayartıcı öz benliğinizin ve tutkularınızın esiri olmamaya, ruhunuzun kanatlanıp ötelere ağmasına davet ediyor ve diyor ki; “Vet-tekû yevmen tûrce'ûne fîhi ilAllâhî” Öyle bir günden, öyle bir günün gelmesinden korkun ki, ya da bilincinde olun ki, o günde Allah’a döndürüleceksiniz. “sûmme tûveffê kûllû nefsin mê kesebet” Ardından herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenecek. “ve-hûm lê yûzlemûn;” Ve kesinlikle zulme uğramayacaklar. İşte böyle bir günü hatırlatıyor Kur’an. Böyle bir günün bilincinde olmaya çağırıyor bizi. Ki, o gün Allah’a döneceğiz. Ki o gün herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenecek. Ve o gün kesinlikle kimseye zulmedilmeyecek. Bununla verilmek istenen mesaj; Ey insan eylemlerin, geçici dünya hayatı ile sınırlı olmasın. İnsan olarak senin eylemlerinin bir de dünyayı aşan bir boyutu var. Onun için de yaptığın her bir şeyi işte o aşkın boyutu göz önünde bulundurarak yap. Yaptığın her bir şeyin, Allah nazarındaki değerini ölçerek yap. Ve şu soruyu hep sor. “Allah ne der”. Bu soruyu sorarsan ki bu soruyu sormak için Allah bilincinde olman lazım, Allah bilincine ulaşman lazım, bu soruyu sorduğunda o zaman Allah’ın ne dediğine göre yapmaya çalışırsın. Burada konu, evvelki konu ile ilişkili fakat daha farklı bir alana kaydırılıyor ve vadeli borçlanmalarla ilgili olan Kur’an’ın en uzun ayeti geliyor sırada.Bir sonraki ayet 528 Bu âyetin de tıpkı 275. âyet ve Mâide 3 gibi Kur'an'daki en son nazil olan âyet olduğu iddia edilmiştir Ferrâ I, 183. Bu iddiaya göre Allah Rasulü bu âyetten kısa bir süre sonra 81, 21 veya 7 gün vefat etmiştir. İsra Suresi 28. Ayette mesaj vererek, eğer hiçbir maddi gücün yoksa onlara iyilik yapabilecek durumda değilsen, elin ayağın tutmuyorsa ve gerçekten kendin de yarıma muhtaç isen yine de onlar için bir iyilik yap ve onlara rahatlatıcı söz söyle. Nitekim Peygamber Efendimiz “Güzel söz sadakadır” 7, 2019İçindekiler1 Isra suresi bize ne anlatıyor?2 Isra suresinin 23 29 ayetlerinin ana konusu nedir?3 Isra suresi 23 29 ayetlerde vurgulanan ahlaki değerler nelerdir?4 Büsbütün eli açık olma ne demek?5 Isra suresi 15 ayette anlatılmak istenen nedir?6 Isra suresi 36 ayette anlatılmak istenen nedir?7 Mülk suresi 23 ayette verilmek istenen mesaj nedir?Isra suresi bize ne anlatıyor?Sure ismini ilk ayetinde geçen ve 'gece yürüyüşü' anlamına gelen 'isra' kelimesinden alır. Surenin ilk ayetinde Allah'ın bazı ayetleri göstermek için peygamberi bir gece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya götürdüğü ifade edilir. İnanca göre bu eylem miraç gecesinde olur ve sonrasında göğe çıkış suresinin 23 29 ayetlerinin ana konusu nedir?Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun.” İsrâ suresi, 23–29. ayetler. Bu ayetlerde Rabbimiz bizlerden anne ve babamıza iyi davranmamızı, niyetlerimizi düzelmemizi, günahlardan tövbe etmemizi, akraba ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmemizi suresi 23 29 ayetlerde vurgulanan ahlaki değerler nelerdir?1- Allah'tan başkasına asla ibadet etmemek. 2- Anne-babaya iyi davranmak. 3- Akrabaya hakkını vermek. 4- Yoksula ve yolda kalmışa hakkını eli açık olma ne demek?Sahip olduğu şeyleri insanlarla paylaşan, bonkör insanlara eli açık denir. Eli açık ile savurgan aynı değildir. Savurgan, parasını hesapsızca harcayan ve sonra muhtaç duruma düşen kişi suresi 15 ayette anlatılmak istenen nedir? doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici suresi 36 ayette anlatılmak istenen nedir?Ayet ve Mülk Suresi 23. Ayet. Kur'an-ı Kerim'de insanın akıl sahibi, düşünen ve bilen bir varlık olmasına büyük önem verilir. Allah bu ayette doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulak, göz ve kalp akıl verildiği suresi 23 ayette verilmek istenen mesaj nedir?Kur'an-ı Kerim'de insanın akıl sahibi, düşünen ve bilen bir varlık olmasına büyük önem verilir. Allah bu ayette doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulak, göz ve kalp akıl verildiği hatırlatılır. Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiAllah'tan başka ilah yoktur; her zaman diridir; bütün varlıkların kendi kendine yeterli kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın katında şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da arkalarında olanı da bilir; O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar. Onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O' Okuyan Kur’an Meal-TefsirAllah ki O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, hayatı elinde tutandır. Kendisini ne uyuklama tutar ne de uyku. Göklerde ve yerdekilerin hepsi yalnızca O'na aittir. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat edebilir ki! Onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir.* Bildirmeyi dilediklerinin dışında kimse O'nun bilgisinden hiçbir şeyi kuşatamaz. O'nun egemenliği* gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O yücedir, büyüktür.*Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sürekli Gözetendir. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O'nun bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, O'ndan başka ilah yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözetendir. O'nda ne bir dalgınlık olur ne de O'nu bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. İzni olmaksızın* O'nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş? Onların* önlerinde ve arkalarında* olan her şeyi bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O'nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O'na ağır gelmez. O, Çok Yüce ve Çok Güçlü' Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiO, Allah'tır. O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, sürekli işinin başındadır. O'nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaati birinin yanında olmayı kim göze alabilir?* Onların önlerinde olanı da arkalarında kalanı da O bilir. Onlar, O'nun bilgisinden izin verdiği kadarı dışında bir şey kavrayamazlar. Hakimiyeti, gökleri de kapsar yeri de. Bu ikisini korumak O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.*Ali Rıza Safa Kur'an-ı Kerim Gerçek"Allah! O'ndan başka Tanrı yoktur. Yaşayan ve Sonsuzdur; Her Şeyin Kaynağı ve Dayanağıdır. O'nun, aymazlığı da uykusu da olmaz. Göklerde olan her şey ve yeryüzünde olan her şey, O'nun malıdır. O'nun izni olmadıkça, O'nun katında, kim ara buluculuk yapabilir? Onların yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. O'nun bilgisinden, dilediği kadarının dışında, hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun, her şeyi kuşatan egemenliği, gökleri ve yeryüzünü kaplayıp kuşatmıştır. Onları koruyup gözetmek, O'na zor gelmez. O, Yücedir; Büyüklüğü Sınırsızdır!"*Mustafa İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anAllah, kendisinden başka ilah olmayan, mutlak diri, hayatın ve varlığın kaynağı ve dayanağıdır; ne gaflet basar O'nu, ne de uyku. Göklerde ve yerde olan her bir şey O'nundur O'nun izni olmaksızın katında şefaat edecek olan kimmiş bakayım? O, kullarının önünde-açıkta olan şeyleri de, ardında-gizli olan şeyleri de bilir; oysa onlar, O dilemedikçe O'nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudret ve otoritesi gökleri ve yeri kaplamıştır; üstelik onları görüp gözetmek O'na güç gelmez zira yüce ve azametli olan yalnızca O' Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiAllah'tan başka ilah yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyum'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıAllah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Onlar ise Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek sadeleştirilmiş Allah'dan başka hiç bir tanrı yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok Esed Kur'an MesajıAllah -O'ndan başka ilah yoktur-; Her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegane kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O' İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiAllah, kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. O'nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar O'nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O'na güç gelmez. O, yücedir, Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiAllah, başka tanrı yok ancak o, daima yaşıyan, daima duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, göklerdeki ve yerdeki hep onun, kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? Onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun dilediği kadarından başka ilm-i ilahisinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsisi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez. O öyle ulu, öyle büyük Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiAllah, ki O'ndan başka tanrı yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır O yüce padişah, göklere, yere, bütün kainata hükmetmektedir. Onları koruyup gözetmek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, O'ndan başka tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Onlar ise Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimAllah o Allahdır ki kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. O, zati, ezeli ve ebedi hayaat ile diridir baakıydir. Zatiyle ve kemaliyle kaaimdir. Yaratdıklarının heran tedbir-ü hıfzında yegane haakimdir, her şey onunla kaaimdir. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kim miş. O yaratdıklarının önlerindekini, arkalarındakini, yapdıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıklarını, gizlediklerini, dünyalarını, ahiretlerini, hülasa her şey'ini, her şey'ini bilir. Mahlukatı onun ilminden yalnız kendisinin dilediğinden başka hiç bir şey'i kaabil değil kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri kucaklamışdır, o kadar vasi'dir. Bunların nigehbanlığı Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Hayy ve Kayyum'dur. O'nu dalgınlık ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi de O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. Dilediği kadarından başka O'nun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O'na ağırlık vermez. O, öyle ulu, öyle Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıAllah, O'ndan başka ilah yoktur. Diri hayat sahibi ve yaratıklarının üzerinde gözeticidir. O'nu bir uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan yanında kim şefaat edebilir? Önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden -dilediği kadarı hariç- hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun otoritesi, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O'na asla ağır gelmez. O, çok yücedir, çok Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiAllah o İlahtır ki Kendisinden başka ilah yoktur. Haydır, kayyumdur kendisini ne bir uyuklama, ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlukların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Mahluklar ise O'nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O'na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüAllah O, tanrı yoktur sadece HU! Hayy ve Kayyum yegane hayat olan ve her şeyi kendi isimlerinin anlamı ile ilminde oluşturan - devam ettiren; O'nda ne uyuklama alemlerden bir an için olsun ayrılık, ne de uyku yaratılmışları kendi haline bırakıp kendi Zati dünyasına çekilme söz konusudur. Semalarda ve arzda alemlerdeki tümel ilim ve fiiller boyutunda ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esma mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın biiznihi O'nun indinde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları alemleri... O'nun dilemesi elvermiş olması olmadıkça ilminden bir şey ihata edilemez. Kürsüsü hükümranlık ve tasarrufu {rububiyeti} semaları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır gelmez. O Aliy sınırsız yüce ve Aziym'dir sonsuz azamet sahibi.Edip Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sonsuzdur. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. Dilediği miktar dışında O'nun bilgisinden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anAllah O'ndan başka ilah yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözetendir. O'nda ne bir dalgınlık olur, ne de O'nu bir uyuklama tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. İzni olmaksızın* O'nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş? Onların önlerinde ve arkalarında olan her şeyi bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. O'nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O'na ağır gelmez. O, Çok Yüce ve Çok Güçlü' Khalifa The Final TestamentGOD there is no other god besides Him, the Living, the Eternal. Never a moment of unawareness or slumber overtakes Him. To Him belongs everything in the heavens and everything on earth. Who could intercede with Him, except in accordance with His will? He knows their past, and their future. No one attains any knowledge, except as He wills. His dominion encompasses the heavens and the earth, and ruling them never burdens Him. He is the Most High, the Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationGod, there is no god except He, the Living, the Sustainer. No slumber or sleep overtakes Him; to Him belongs all that is in the heavens and the earth. Who will intercede with Him except with His permission? He knows their present and their future, and they do not have any of His knowledge except for what He wishes. His Throne encompasses all of the heavens and the earth and it is easy for Him to preserve them. He is the Most High, the Quran A Reformist TranslationGod, there is no god but He, the Living, the Sustainer. No slumber or sleep overtakes Him; to Him belongs all that is in the heavens and in the earth. Who will intercede with Him except by His leave? He knows their present and their future, and they do not have any of His knowledge except for what He wishes. His throne encompasses all of the heavens and the earth and it is easy for Him to preserve them. He is the High, the Great.

bakara suresi 255 ayet verilmek istenen mesaj