11 sınıfa giden öğrencileri ikinci dönemde aşağıdaki coğrafya konularından sorumludur. 2. Ünite: Beşeri Sistemler (İlk Dönemin Devamı) Türkiye’nin Ekonomik Politikaları Türkiye Ekonomisinin Sektörel Dağılımı Türkiye’de Tarım ve Hayvancılık Tarım ve Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri Türkiye’de Madencilik ve Enerji Kaynakları
Coğrafya11. Sınıf Ders Anlatım Sunuları | OGM Materyal Ders Anlatım Sunuları BİYOÇEŞİTLİLİK BİYOMLAR EKOSİSTEM, BESİN ZİNCİRİ, ENERJİ AKIŞI SU EKOSİSTEMLERİ NÜFUS POLİTİKALARI TÜRKİYE’NİN NÜFUS POLİTİKALARI TÜRKİYE’NİN NÜFUS PROJEKSİYONLARI TARİHSEL SÜREÇTE ŞEHİRLER, ŞEHİRLERİN FONKSİYONLARI VE ETKİ ALANLARI
Busayfadan Coğrafya A.11.1.Biyoçeşitlilik Sunusu hakkında bilgi alabilirsiniz. Henüz kimse yorum yapmamış. Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz.
Adım Aşağıdaki fotoğraf makinası düğmesine basın. Adım: Sorunuzun kitaptan resmini çekin. Adım: Sorunuz soru başlığı alanında gözükmeye başlayacaktır. Düzenlemeniz gerekiyorsa düzenleyin. Adım: Sorunuzun kategorisini ve seviyesini seçerek varsa notunuz açıklama kısmına yazarak gönderin.
11sınıf coğrafya konu analtımı pdf ders notlarını ücretsiz şekilde coğrafyanın kodları sitesinden indirebilirisniz. 11.Sınıf Coğrafya İlk Uygarlıklar PDF Ders Notu indir. 11.Sınıf Coğrafya İlk Uygarlıklar PDF Ders Notu pdf ders notunu ücretsiz şekilde aşağıdaki pdf indir butonundan indirebilirsiniz.
ZICVd. Biyoçeşitliliğin Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Faktörler İklim, bitki örtüsü, yeryüzü şekilleri ve su kaynakları gibi coğrafi özelliklerin dünyanın her yerinde aynı olmaması, bitki ve hayvan türlerinin yeryüzüne dağılışında farklılığa neden olmuştur. Canlıların bazıları karada, bazıları suda, bazıları da hem karada hem suda yaşamaktadır. Ekosistemi oluşturan cansız ortamlar ile canlıları oluşturan bitki, hayvan ve insanlar arasında sürekli bir etkileşim vardır. Canlılarla cansız varlıklar arasındaki ilişki, canlıların yeryüzüne dağılışını ve yaşam şekillerini etkilemektedir. Yeryüzünde biyoçeşitliliğin oluşup zaman içerisinde değişmesi, çeşitli faktörlerin etkisine bağlı olarak gerçekleşmektedir. FİZİKİ FAKTÖRLER 1. İklim Canlıların Dünya üzerindeki dağılışında en etkili faktör iklimdir. İklim pek çok bileşenden meydana gelir ve bu bileşenlerin her biri canlı yaşamı üzerinde farklı etkilerde bulunur. Canlılar Üzerinde Doğrudan Etkili Olan İklim Elemanları; • Sıcaklık • Rüzgarlar • Yağış İklim koşulları, en başta bitki ve toprak yapısı üzerinde etkilidir. Bu nedenle hayvan türleri yaşam ortamlarını bitki örtüsüne göre seçerler. Yani her iklim bölgesinin kendine özgü bir biyomu bulunmaktadır. Sıcaklık koşulları canlı yaşamı üzerinde belirleyici bir faktördür. Örneğin yüksek veya düşük sıcaklıkta canlı yaşamı çeşitli problemlerle karşılaşır. Eğer sıcaklık değerleri çok yüksek ve çok düşük olursa artık canlı yaşamı tümüyle sona erer. Örneğin kutuplar çevresinin aşırı soğuk ortamında ya da Sahra çölünün merkezi kısımlarında birkaç mikroorganizmanın dışında canlı yaşamına rastlamak hemen hemen imkansız gibidir. Bitkilerin ortaya çıkması ve gelişebilmesi için uygun sıcaklık koşullarına ihtiyaç vardır. Sıcaklık koşullarına bağlı olarak bitkiler gelişir, çiçek açar ve tohumlanma gösterir. Her bitki için farklı olsa da sıcaklık değerlerinin uygun olduğu, bitkilerin normal gelişimlerini tamamladıkları bu evreye vejetasyon dönemi denir. Hayvanlarda da durum farklı değildir. Hayvan varlığının yaşam bulabilmesi için uygun besin kaynakları ve sıcaklık koşulları gereklidir. Her ne kadar deniz canlılarının çok düşük sıcaklıklara adapte olmuş olması hayvanların dünyadaki yayılım alanının daha geniş olmasına neden olmuşsa da, durum çok farklı değildir. Dünyanın her bölgesinde yaşamını sürdüren hayvan türü yoktur. Rüzgârlar özellikle bitkilerin yaşamında büyük önem taşır. Hava hareketliliği sayesinde bitkilerin teneffüs koşulları olumlu yönde etkilenir. Rüzgârlar diğer taraftan göçebe kuş sürüleri için büyük önem taşımaktadır. Çünkü kuşlar çoğunlukla sürekli rüzgarlardan yardım alarak çok uzun mesafeleri uçarak geçebilmektedir. Yağış öncelikle bitki yaşamı için gerekli bir iklim unsurudur. Bitkilerin gelişmesi için gerekli olan su ve mineraller yağışlarla birlikte toprağa karışan sulardan elde edilir. Bu sayede yağış miktarının fazla olduğu alanlarda büyük bir canlı çeşitliliği görülür. Örneğin, Ekvatoral yağmur ormanları yağış miktarının yıl boyunca fazla olduğu bir alandır ve canlı türü sayısı Dünyanın diğer bölgeleri ile kıyaslanamayacak kadar fazladır. Güneş ışınlarının geliş açısına bağlı olarak Dünya üzerinde farklı sıcaklık değerlerine sahip alanlar ve iklim bölgeleri bulunmaktadır. Genel olarak biyom adı verilen bu alanlar Ekvator’dan kutuplara doğru bir kuşaklaşma içindedir. Bu kuşaklar iklimsel etkilerin işleyişine bağlı olarak farklı özellikler gösterirler. 2. Yer şekilleri Canlıların dağılışını etkileyen faktörlerden bir diğeri de yer şekilleridir. Yer şekillerinin özellikleri canlıların dağılımı üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Dağların uzanış doğrultusu ve yüksekliği, dar ve derin vadiler, geniş kıyı düzlükleri farklı canlı türleri için yaşam alanlarıdır. Yer şekilleri canlı dağılımı üzerinde; • Yaygınlaştırıcı • Sınırlandırıcı • Değiştirici etkilerde bulunmaktadır. Yer şekilleri, sınırlandırıcı etkide bulunabilmektedir. Örneğin; Karadeniz kıyı kuşağının bitki toplulukları yüksek dağ kuşağının ardına sızamamış buraya özgü bir canlı topluluğunun oluşmasına neden olmuştur. Benzer şekilde Toros Dağlarının da kuzey ve güney yamaçlarında, farklı bitki ve hayvan türleri yaşamaktadır. Yer şekillerinin dönüştürücü etkisi ise adaptasyon olayı ile ilgilidir. Ova tavşanı ile dağ tavşanı arasında tırmanma ve koşma hızı arasında büyük farklılıklar vardır. Yukarıda anlatılan durumlar nedeni ile aynı kara biyomu içinde farklı yer şekillerinin bulunduğu alanlarda yaşayan aynı tür canlılar arasında bile büyük farklılıklar bulunabilmektedir. Oluşum halindeki yer şekilleri bazı canlı türlerinin yok olmasına neden olabildiği gibi, farklı canlıların yayılım alanının genişlemesine neden olabilmektedirler. Örneğin volkanik faaliyetler bir alandaki canlı türlerinin yok oluşuna neden olabilir. Bu durumun bir benzeri Marmara ile Karadeniz arasında yaşanmıştır. Buzul çağının bitmesiyle Marmara Denizi’nin Akdeniz tuzlu suları İstanbul Boğazını aşarak tatlı su gölü olan Karadeniz’e ulaşmış, bu olayın sonucunda Karadeniz’deki tüm tatlı su canlıları ölmüştür. Ani değişimle ölerek, çürüyen canlılar Karadeniz’in tabanında büyük bir metan ve hidrojen sülfür birikimine yol açmış, Karadeniz’in 200 m’den daha aşağı derinliklerinde canlı yaşamı ortadan kalkmıştır. 3. Toprak Canlı yaşamını sağlayan önemli faktörlerden biri de topraktır. Toprak gerek yapısı ve mineral içeriği ile bitkilere kaynak sağlamakta, diğer taraftan da bazı hayvan türleri için doğal bir sığınak oluşturmaktadır. Toprak ve bitki örtüsü iklim ile doğrudan ilişki içindedir. Bu bakımdan toprak faktörü düşünülürken diğerlerinin etkisi göz ardı edilemez. Yani toprak tek başına bir etkileyenden çok etkilenen konumundadır. Bazı canlı türleri yalnızca belirli toprak türlerinde yaşamını sürdürebilmektedir. Örneğin, orta kuşağın karasal alanlarındaki uzun boylu çayır toplulukları genellikle çernozyom türü topraklarda yaşayabilmektedir. iklim, toprak ve bitki örtüsü birbiri ile bağlantılı bir etkileşim içindedir. BİYOLOJİK FAKTÖRLER 1. Diğer Canlıları Etkisi Canlılar yaşam alanlarında birbirlerini doğrudan etkileyen unsurlardır. Canlıların yaşaması, üremesi, yayılması birbirleri ile olan ilişkilerine bağlıdır. Örneğin; çiçekli bitkilerin üremesi için en başta arılara ve diğer böceklere ihtiyacı vardır. Aslan yaşam alanı kalabalık geyik ve zebra sürülerinin varlığı ile ilişkilidir. Herhangi bir yaşam alanında eğer bir canlı türü varsa mutlaka orada diğer canlı türlerinin de fertleri yer almaktadır. Bu bakımdan Dünyada diğer canlılardan bağımsız yaşayan bir canlı türünden bahsedilemez. 2. İnsan Etkisi Yeryüzünün günümüzdeki baş aktörü insanoğludur. İnsanoğlu canlı çeşitliliği üzerinde olumlu ve olumsuz etkilerde bulunabilmektedir. Örneğin, Kuzey Amerika kıtasının keşfi ile buradaki kimi canlı türleri Dünya’nın diğer kıtalarına yayılmıştır tütün, patates, vb. Ayrıca bu kıtada olmayan bazı canlı türleri de keşiflerle birlikte kıtaya gelmiştir At, eşek, üzüm vs.. Bunlar insanın olumlu etkileri gibi gözükse de olumsuz etkilerinin faturası daha ağır olmuştur. Kuzey Amerika’ya ait olmayan hastalıkların bu kıtaya insan ve hayvanlarca getirilmesi sonucunda öncelikle milyonlarca yerli insan ve bunun çok daha fazlası kadar hayvan ortadan kalkmıştır. insanın canlılar üzerindeki bir diğer etkisi ise yayılım alanını genişlettikçe diğer canlılara yaşayacak alan bırakmamasıdır. Genişleyen insan yaşam alanı, kentsel yerleşmeler ve sanayi tesislerinin yanı sıra yüz milyonlarca hektar arazinin tarımsal üretime açılması diğer canlılar için bir felakete dönüşmüştür. PALEOCOĞRAFİK ETKENLER 1. Kıtaların Kayması Canlı türlerinin dağılımında kıtaların kayması ya da diğer adı ile levha tektoniği oldukça etkili olmuştur. Alfred Wegener ilk kez kıtaların hareket ettiğini düşündüğünde bunu kanıtlamanın yolunun, özellikle kıtaların kopmaya başladığı alanlardaki canlı türlerini incelemekten geçtiğini düşünmüştür. Gerçekten de farklı kıtalarda aynı tür canlıların yaşaması ona göre kıtaların kaydığının ve yer değiştirdiğinin en önemli göstergesidir. Daha sonra yapılan çalışmalar Wegener’in bu düşüncelerini doğrulamıştır. Özellikle solucan ve yengeç türlerinin çok az evrim geçirerek günümüze ulaşmış olması kıtaların kaydığının en önemli göstergesidir. Kıtaların kayması yalnızca türlerin dağılmasını sağlamamıştır. Aynı zamanda yeniden bir araya gelen kıta parçaları üzerindeki bitki ve hayvan toplulukları başka kıtalarla birleşmenin sonucunda o kıtalara da yayılma imkanı bulmuştur. Hindistan bunun güzel bir örneğidir. Yerkabuğunu oluşturan kıta parçalarının hareketleri Dünya üzerinde binlerce farklı türün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Parçalanan kıtalarda ortaya çıkan yeni koşullara adapte olan canlılar buralarda değişimlere uğramış ve yeni türlere dönüşmüştür. 2. İklim Değişimleri Dünya, eksen eğikliğinin ve eksendeki periyodik bozulmanın sonucunda sürekli iklim değişimlerine sahne olmaktadır. Bu değişimler canlı türlerinin yayılışı üzerinde farklı etkilerde bulunmaktadır. Özellikle yılda bir tekrar eden buzul çağları, günümüz canlılarının dağılımı üzerinde oldukça etkili olmuştur. Buzul çağları 4. Zamanda altı kez gerçekleşmiş, bu dönemlerde; • Dünyanın 1/3 ü buzullarla kaplanmış • Deniz seviyesi düşmüş 90-110 metre • Deniz seviyesinin düşmesi ile bazı karalar birbirine bağlanmış • Sıcaklık değerleri 4-5 derece azalmış • Bazı canlı türleri ortadan kalkmış • Kimi canlı türleri ise yaşam alanlarını değiştirmiştir. Buzul çağlarında, Kuzey Yarımkürede büyük değişiklikler yaşanmıştır. Özellikle kuzeyde yaşayan bitki ve hayvan toplulukları güneye doğru göçmüş, bu göç hareketi bazı canlı türlerinin ortadan kalkmasına, bazılarının evrimleşmesine, bir bölümünün ise adaptasyona uğrayarak farklı yaşam alanlarına taşınmasına neden olmuştur. Örneğin, ülkemizdeki relik endemik bitkilerin büyük bir bölümü buzul devrinde güneye göç etmiş bazı türlerin Anadolu’daki uygun alanlarda yayılmasının ve kimilerinin de buralarda hapsolmasının bir sonucudur. İklim değişimi aynı zamanda olumsuz etkilerde de bulunabilmektedir. Örneğin küresel ısınma bir iklimsel değişimdir. Ve sonuçları bakımından canlı türleri ve zenginliğinin yok olmasına neden olabilecek bir sürece doğru ilerlemektedir. Küresel iklim değişimleri canlı tür çeşitliliğinin değişiminde önemli bir faktördür. Örneğin; son buzul çağında Mamutlar değişen iklim koşullarına ayak uyduramayarak ortadan kalkmıştır. Canlı Türlerinin Dağılımını ve Çeşitliliğini Olumsuz Yönde Etkileyen Faktörler Doğal Faktörler • İklimsel değişmeler • Volkanik faaliyetler • Meteor çarpmaları • Doğal afetler • Yeni su yollarının açılması • Türler arasındaki rekabet Beşeri Faktörler • Orman tahribatı • Yeni tarım alanlarının açılması • Üretim sırasında kullanılan kimyasal maddeler • Su kaynaklarının kirlenmesi • Aşırı ve bilinçsiz avlanma • Hava kirliliğinin artması • Sanayinin kontrolsüz ve doğanın aleyhine gelişmesi • Küresel ısınma • Ozon tabakasının seyrelmesi • İlaç ve gıda üretimi için bazı canlıların aşırı tüketilmesi • Gen yapısıyla oynanmış bazı canlıların doğal ortama bırakılması Geo Coğrafya hayata bakış açım, hayat felsefem..
İçindekilerEkosistemlerin İşleyişiSu EkosistemleriOkyanus ve Deniz EkosistemleriAkarsu EkosistemleriSu Döngüsü Hidrolojik DöngüBesin ZinciriBesin zincirini oluşturan unsurlarÜreticilerTüketicilerAyrıştırıcılar ÇürükçüllerEnerji Akışı Ekosistemlerin işleyişi, besin zinciri, enerji akışı coğrafya konuları içerisinde yer almaktadır. Ekosistemlerin işleyişi, ekosistemin unsurları, karasal ve denizel su ekosistemleri, su döngüsü konular işlenmektedir. Ekosistem, canlılar ile bunların çevreleri ve aralarındaki ilişkilerden oluşur. Ekosistemlerin işleyişi; çevre, canlının içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortam, canlı ve cansız faktörlerden oluşur. Örneğin; hava, ışık, su, toprak, insanlar, diğer canlılar ve cansız bütün varlıklar çevreyi oluşturmaktadır. Ekosistem, canlılar ile bunların çevreleri ve aralarındaki ilişkilerden oluşur. En büyük ekosistem Dünya yani ekosferdir. Ekosfer; Üç büyük ekosistemden oluşur. Kara, deniz tatlı su ekosistemleri. Ekosfer içerisinde bir çok küçük ekosistemler yer alır. Ekosistemin unsurları Ekosistemin canlı unsurları; hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizma türü canlılardan oluşur. Ekosistemin cansız unsurları; kimyasal unsurlar ile fiziksel unsurlardan oluşur. Kimyasal etmenler, organik maddeler ile inorganik maddelerden oluşur. Yağ, protein, karbonhidrat ve vitaminler canlılar tarafından üretildiği için organik maddeleri oluşturur. İnorganik maddeler ise su, oksijen, karbondioksit vb.’dir. Işık, sıcaklık, rüzgar, yağış vs. ekosistemin cansız öğelerinden oluşan fiziksel faktörlerdir. Ekosistemlerin işleyişinde canlı unsurlara biyotik, cansız unsurlara abiyotik öğeler denir. Ekosistemin büyüklüğü mikro alandan başlayıp makro alana kadar olabilir. Örneğin; Orman ekosistemi oluşturduğu gibi, ormandaki bir ağaç dalı da ekosistem oluşturabilir. Nehir, göl, dağ ve hatta dünyamız bir ekosistemi oluşturabilir. Dünya ekosistemine ekosfer adı verilir. Ekosfer; doğayı oluşturan atmosfer, hidrosfer, biyosfer ve litosferden oluşur. Su Ekosistemleri Su ekosistemleri karasal ve denizel su ekosistemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Karasal su ekosistemleri göl nehir ve bataklıklardan oluşur. Denizel su ekosistemleri ise okyanus ve denizlerden oluşur. Su bütün canlılar için vazgeçilmez unsurlar arasında yer alır. Su canlılar üzerinde olduğu kadar cansız çevreler üzerinde de etkisi vardır. Okyanus ve Deniz Ekosistemleri Okyanuslarda yaşayan canlıların çoğu güneş ışığının etkili olduğu 100 metre derinlikte yaşarlar. Biyoçeşitlilik yüzeye yakın yerlerde zengindir. Derinliklere gidildikçe ışık ve oksijen azaldığı için canlı türleri de azalır. Okyanuslarda çok sayıda farklı boyutlarda ekosistemler yer almaktadır. Okyanuslar en önemli oksijen ve karbon depo alanlarıdır. Okyanuslar iklim üzerinde önemli rol oynar. Ekvatoral bölge ile kutuplar arasında ısı naklinin yaklaşık yarısını okyanus akıntıları gerçekleştirir. Örneğin Gulf stream sıcak su akıntısı, Kuzeybatı Avrupa kıyılarının iklim üzerinde olumlu etkileri de bulunur. Mercanların oluşturduğu resifler, denizlerin canlı çeşidi ve miktarı bakımından en verimli bölgeleridir. Mercanlar; ekosistemin en zengin, en karmaşık beslenme damarlarıdır ve Ekosistemlerin işleyişinde öneli katkıları vardır. Aerosol Dalgaların etkisiyle okyanuslarda bir çok hava kabarcığı ortaya çıkmaktadır. Tuzlu sularca zengin bu su damlacıkları atmosfere fırlatılmaktadır. Atmosferde asılı duran tuz kristallerinden oluşan su damlacıklarına aerosol denir. Okyanusların atmosfere fırlattığı aerosloller tuz kristalleri atmosferdeki en önemli yoğunlaşma çekirdeklerini oluşturmaktadır. Aerosoller; Havada yoğunlaşma olayında etkili olur. Bulutların oluşmasını sağlar. İklimlerin kurak olmasını engeller. Yağmur damlalarıyla yere düşerek tarım alanlarındaki verimi artırır. Akarsu Ekosistemleri Akarsular ekosistemlerin önemli bir parçasını meydana getirmektedir. Bir çok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı oluşturur. Akarsuyun yer altına sızan kısmı akiferleri yer altı su depolarını, yüzeysel akışa geçen kısımları ise gölleri, deniz ve okyanusları besler. akarsular birçok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı oluşturur. Akarsuların hızı, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile barındırdığı hayvan türü ve sayısı üzerinde etkilidir. Bir akarsuda eğim kesintileri ve cağlayanlar var ise biyolojik üretim ve çeşitlilik az olur. Akarsuyun denize döküldüğü ağız kısımlarında tatlı ve tuzlu su birbirine karışır, bundan dolayı bu alanlar bitki ve hayvan türleri bakımından zengindir. Su Döngüsü Hidrolojik Döngü Su yer çekimi ve güneş enerjisinin etkisiyle tabiatta bir döngü içerisinde sürekli devam eder. Doğadaki su kütlesi atmosfer, hidrosfer, biyosfer ve litosfer arasında yer değiştirmektedir. bu olaya su döngüsü denir. Su Döngüsü Su; okyanuslardan, denizlerden,göller ve akarsulardan güneş ışınlarının etkisiyle ısınarak buharlaşır; bitkilerden terleme yoluyla atmosfere geçer. Su atmosferde su buharı nem olarak bulunur. Gaz halindeki su buharı yükselerek soğur, yoğunlaşır , neme doygun hale gelir yağış olarak yeryüzüne yağmur kar dolu olarak düşer. Su yeryüzüne düştükten sonra ortam koşullarına bağlı olarak farklı koşullar izler. Suyun bir kısmı tekrar buharlaşarak atmosfere geri döner bir kısmı kararlar üzerinden yüzeysel akışa geçerek akarsular göl, deniz ve okyanusları besler. Bir kısmı yer altına sızarak yeraltı sularına karışır. Akarsuların denize dökülen ağız kısımlarında tatlı ve tuzlu su birbirine karışır. bu bölgeler bitki ve hayvan türü bakımından zengindir. Akarsuyun taşıdığı elementler ve besin maddeleri buralarda biyoçeşitliliği arttırır. Besin Zinciri Dünyadaki her canlı hayatını devam etmesi için enerjiye, suya, besin maddelerine ve atmosferdeki bazı gazlara ihtiyaçları vardır. Dünyada canlıların besin üretebilmesi için gerekli bütün maddeler vardır. Su oksijen azot gibi maddeleri canlılar tarafından kullanabilmesi için organik besinlere karbonhidrat, protein, yağ, vitamin içeren maddeler dönüştürülmesi gerekir. Bitkiler, algler ve bazı bakteriler inorganik maddeleri fotosentez yoluyla organik maddelere dönüştüren canlılardır. Besin zinciri Bitkiler; besin üretimini şu şekilde gerçekleştirir. Bitkiler karbondioksit ve suyu kullanarak güneş enerjisi yardımıyla glikoz ve oksijen üretir. Güneşten gelen enerji, fotosentez yapan canlıların ürettikleri besinlerde depolanır. Besin maddeleri canlılar tarafından tüketildiğinde enerji bu canlılara geçer. Bu durumda enerji beslenme yoluyla canlılara aktarılmış olur. Besin olarak bitkilerde depolanan enerji, bir besin zinciri olarak tüm canlılara aktarılır. Canlıların hepsi öldükten sonra toprağa karışır. Toprak içerisinde yer alan bakteri ve mantar türü ayrıştırıcı canlılar bitki ve hayvan kalıntılarını ayrıştırarak tekrar doğaya kazandırırlar. Besin maddelerinin üreticilerden tüketicilere doğru aktarılmasını sağlayan canlılar sırasına besin zinciri denir. Besin maddeleri, bitkilerden otçullara, otçullardan da etçillere geçmektedir. Besin akışı, üreticilerden tüketicilere doğru tek yönlüdür. Besin zincirini oluşturan unsurlar Üreticiler Besin zincirinin ilk halkasını oluşturan yeşil bitkilerdir. Güneş enerjisini kullanarak besin üretirler. Bütün canlılar için gerekli olan enerjiyi üretirler. Yeşil bitkilerin karbondioksit ve suyu kullanarak güneş enerjisi yardımıyla glikoz ve oksijen üretmesi olayına fotosentez denir. Tüketiciler Ekosistemde insanlar ve hayvanlar birlikte tüketici konumundadır. Tüketiciler, hayatlarının devamı için gerekli enerjiyi diğer canlılardan edinirler. Tüketiciler üç gruba ayrılır. Birincil tüketiciler; yaşamlarını devam ettirebilmek için bitkilerle beslenen otçullardır. Bunlara otoburlar da denir. Sığır, koyun, keçi, tavşan, geyik vs. bu grupta yer alır. İkincil tüketiciler; Birincil tüketicilerle beslenen hayvanlardır. Bunlara etoburlar da denir. Yılan, kurt, tilki vs. bu grupta yer alır. Üçüncül tüketiciler; etçillerle beslenen etçil hayvanlardır. Bu gruptaki hayvanlar avlarını daha çok parçalayarak tüketir. Aslan, kaplan yırtıcı kuşlar vs. Ayrıştırıcılar Çürükçüller Ölü hayvan ve bitkileri ayrıştırarak minerallere ve humusa dönüştüren canlılardır. Bu ayrışma sonrası bitki ve hayvan hücrelerinin yapılarındaki maddeler doğaya dönüşmüş olur. Ayrıştırıcılar olmasaydı ekosistemde olmazdı. Ayrıştırıcı organizmalar genellikle bakteri ve mantar çeşitlerinden oluşur. Enerji Akışı Canlılar arasındaki enerji besin zinciri ile zinciriyle depolanan enerjinin çok büyük bir kısmı o canlının yaşam gereksinimleri için kullanılır. Besin zinciri içinde enerjinin %10’u, bir gruptan diğer gruba geçer. Bir başka ifadeyle her canlı, kendisini yiyen diğer canlıya enerjisinin %10’unu aktarır. Bu enerji akışı besin zincirinde piramit şeklinde gösterilir. Oluşan bu piramide besin piramiti ya da enerji piramidi denir. Enerji piramidi Piramidin tabanında yer alan üreticiler otoburlar 1000 kilo/kalorilik enerji depolar. Bu durumda bu bitkileri yiyen birincil tüketici çekirgeler, bu enerjinin %10’unu yani 100 kilo/kalorisini alır. Çekirgeleri yiyen ikincil tüketici fareler ise bu enerjinin %10’unu yani 10 kilo/kalorisini alır. Fareleri tüketen şahin üçüncül tüketici ise bu durumda 1 kilo/kalorilik enerji kalır. Böylece enerji akışı içinde en düşük enerjiyi şahin almaktadır. Canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaçları vardır. Güneşten alınan enerji üreticiler, tüketiciler, ayrıştırıcılara doğru tek yönlü olarak aktarılır. Canlılar aldıkları enerjinin bir bölümünü kendi yaşamları için kullanmaktadır, bir bölümünü diğer canlılara aktarır, bir bölümünü de çevreye ısı olarak yaymaktadır. Doğada oluşan bu döngüye enerji akışı adı verilir. Enerji akışı Güneş, ekosistemdeki enerji akışında temel enerji kaynağıdır. Bu enerji, üreticiler tarafından fotosentez yoluyla besine çevrilir. Alınan enerjinin bir bölümü birincil, ikincil ve üçüncül tüketicilere aktarılır. Ölen canlıların bünyesindeki enerjinin büyük bir kısmı ise ayrıştırıcılar tarafından kullanılır ve ekosistemdeki enerji akışı gerçekleşmiş olur. Meb EBA üzerinden konuya çalışmak için tıklayınız. daha fazla ders notlarını görmek için tıklayınız.
1. Ünite 1. Bölüm Ekosistemlerin Özellikleri ve İşleyişi Canlıların doğal ortamlar içerisinde yaşadığı küre olan biyosfer canlılar küresi; litosfer, atmosfer ve hidrosfer ile etkileşim hâlindedir. Biyoçeşitlilik, bir bölgedeki çeşitli özelliklere sahip bitki ve hayvan türleri ile mikroorganizmaların sayısını ve bu canlıların birbirleriyle olan ilişkilerini ifade etmektedir. Biyosferin coğrafi özellikler açısından dünyanın her yerinde aynı olmaması, bitki ve hayvan türlerinin yeryüzüne dağılışında farklılığa neden olmuştur. Yeryüzünde biyoçeşitliliğin oluşup zaman içerisinde değişmesi, çeşitli faktörlerin etkisine bağlı olarak gerçekleşmektedir. Biyoçeşitliliğin Yeryüzüne Dağılışını Etkileyen Faktörler Biyom, benzer yetişme şartlarına sahip bitki ve hayvan topluluklarını içinde barındıran bölgelere denir. Her biyomun kendine özgü bitki örtüsü ve hayvan türü olmakla beraber biyomlar daha çok bitki örtüsüne göre adlandırılmaktadır. Biyom Çeşitleri Tropikal Yağmur Ormanları Biyomu Her mevsimin sıcak ve yağışlı geçtiği, biyoçeşitliliğin fazla olduğu Ekvator ve çevresinde görülür. Yaprak Döken Orman Biyomu Yıl boyunca nem ve yağışın fazla olduğu orta kuşağın kışların ılık, yazların serin geçtiği ılıman iklim bölgelerinde görülür. İğne Yapraklı Orman Biyomu Kışların uzun ve soğuk, yazların kısa ve serin geçtiği sert karasal iklim bölgelerinde görülür. Çalı Biyomu Orta kuşağın 30-40° enlemleri çevresinde yer alan deniz kenarlarında yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklim bölgelerinde görülür. Savan Biyomu Her iki yarım kürede yaklaşık 10-20° enlemleri arasında özellikle Güney Amerika Brezilya, Venezuela, Kolombiya vb. ve Afrika’nın Sudan, Nijerya, Kenya vb. orta kesimleriyle Hindistan’ın iç kesimlerinde tropikal savan iklim bölgelerinde görülür. Çöl Biyomu Dönenceler çevresinde ve orta kuşağın denizden uzak iç kesimlerinde yıllık yağış miktarının 200 mm’nin altında olduğu alanlarda görülür. Ilıman Çayırlar Biyomu Orta kuşakta yıllık yağış miktarının az olduğu, yağışın belirli mevsimlerde toplandığı yarı kurak iklim bölgelerinde görülür. Tundra Biyomu Sıcaklığın sadece birkaç ay 0 °C’nin üstüne çıktığı ve kışın donan toprağın yazın çözüldüğü tundra ikliminde görülür. Kutup Biyomu Sıcaklığın yıl boyunca 0 ºC’nin altında olduğu, buzul örtüleriyle kaplı ve bitki örtüsünden yoksun kutup bölgelerinde görülür. Dağ Biyomu Himalaya, And, Alp, Kayalık vb. dağların yüksek kesimleriyle düşük sıcaklık şartlarının hâkim olduğu alanlarda görülür. Tatlı Su Biyomları Akarsu ve tatlı su göllerinden oluşan bu biyom; saz, kamış, nilüfer, bitkisel plankton vb. bitki türlerine sahiptir. Tuzlu Su Biyomları Deniz ve okyanus gibi tuzlu sularda yaşayan canlıların oluşturduğu bu biyom; yosun, plankton vb. bitki türlerine sahiptir. Ekosistem, biyosferde birbirleriyle sürekli etkileşim hâlinde olan canlılar ile bu canlıları saran çevreden oluşur. Canlılar, çevrelerindeki canlı ve cansız varlıklarla ilişkili şekilde yaşamlarını sürdürür. Ekosistemlerin Unsurları Besin Zinciri ve Enerji Akışı Ekosistemi oluşturan canlı ve cansız unsurlar, sürekli etkileşim hâlindedir. Dolayısıyla ekosistemde canlı ve cansız unsurlar arasında gerçekleşen madde ve enerji akışı sayesinde devamlılık sağlanır. Besin maddeleri ve enerjinin üreticilerden otçullara, oradan da etçillere doğru aktarılmasına besin zinciri denir. Üretici, tüketici ve ayrıştırıcılardan oluşan besin zincirinde üreticilerin artması bu zincirdeki tüm canlı türlerinin artmasına neden olmaktadır. Madde Döngüleri Canlılar, ihtiyaçları olan maddeleri yaşadıkları ortamdan alır ve gerekli kullanım sonrası bu maddeleri ortama geri verir. Maddelerin ekosistemdeki bu dolaşımına madde döngüsü denir. Karbon; hidrosferde karbondioksit ve bikarbonat, litosferde kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtlar, atmosferde karbondioksit CO2 ve biyosferdeki canlıların yapılarında da organik madde şeklinde bulunmaktadır. Canlılar için oldukça önemli bir element olan azot nitrojen, %78’lik bir oranla atmosferde en çok bulunan gazdır. Bu gaz, canlıların yapı taşını oluşturan nükleik asit ve proteinlerin yapısında bulunur. Bazı bakteriler, atmosferde bulunan azotu doğrudan kullanabilirken canlıların önemli bir kısmı da nitrata dönüşmesi sonucu kullanabilmektedir. Canlılar için yaşam kaynağı olan su, biyosferde en çok bulunan madde olup yeryüzünün %71’ini kaplamaktadır. Okyanuslar ve denizler, yeryüzünün en önemli su depolarıdır. Yeryüzünde bulunan sular, sıcaklığın etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışır ve buradaki bazı faaliyetler sonucunda yağış olarak tekrar okyanus ve denizlere döner. Buharlaşan suların bir kısmı da rüzgârlarla taşınıp karalara yağmur, kar ve dolu olarak düşer. Yağışlarla yeryüzüne ulaşan suyun bir kısmı, buharlaşarak tekrar atmosfere dönerken bir kısmı da yüzeysel akış veya yer altı akışı ile göl ve denizlere ulaşır. Yeryüzünde bulunan sular; hidrosfer, litosfer, atmosfer ve biyosfer arasında sürekli yer değiştirir. Suyun sıvı, katı ve gaz hâlde yeryüzü ile atmosfer arasında sürekli yer değiştirmesine hidrolojik döngü ya da su döngüsü denir. Su ekosistemleri, denizel su ekosistemleri deniz ve okyanus ve karasal su ekosistemleri göl, akarsu ve bataklık olmak üzere ikiye ayrılır. Hidrosfer; okyanus, deniz, göl ve akarsu gibi farklı ortamlardan oluşmaktadır. Sular, kimyasal özelliklerine göre genellikle tuzlu ve tatlı sular olarak ikiye ayrılır. Bu ortamların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin farklı olması, değişik hayvan ve bitki türlerinin gelişmesine imkân sağlamıştır. Ramsar Sözleşmesine göre sulak alanlar; çekilmiş hâlde ve derinliği 6 metreden az olan doğal ya da yapay, devamlı veya geçici; tatlı, acı veya tuzlu, durgun veya akıntılı bütün suların yanı sıra bataklık, sazlık ve turbalık alanlar ile denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikteki kısımlarını kapsamaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu sözleşme kapsamında sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı hedeflenmektedir. Bu hedeflerin gerçekleşmesine yönelik Türkiye’de 14 adet Ramsar alanı bulunmaktadır. Türkiye farklı ekolojik karakterde, zengin ve çok çeşitli sulak alan habitatlarına sahiptir. Türkiye’deki sulak alanlar; göçmen kuşların konakladığı, çok sayıda endemik türün bulunduğu ve nesilleri hızla tükenmekte olan çok sayıda bitki ve hayvan türlerinin barındığı yer olmasından dolayı uluslararası öneme sahiptir. Ancak Türkiye’deki sulak alanlar birçok tehditle karşı karşıyadır. Bu tehditlerin başında kurutma faaliyetleri, kaçak avlanma ve tarım alanlarından gelen kimyasal maddelerle su kalitesindeki bozulmalar gelmektedir. 11. sınıf Coğrafya 1. Ünite Ekosistemlerin Özellikleri ve İşleyişi Konu Anlatım
11. Sınıf Coğrafya Biyoçeşitlilik Tebrikler - 11. Sınıf Coğrafya Biyoçeşitlilik adlı sınavı başarıyla aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%% Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir. Tamamlananlar
Lise öğrencilerinin, liseli kardeşleri için kurduğu ders notu, kaynak, rehberlik ve yazılı-test sitesi.
11 sınıf coğrafya biyoçeşitlilik özet